Hangi konular ilginizi çekiyor?:

Hangi meslek grubuna dahilsiniz?:

AKTÜEL

Blog yazıları ve söyleşiler

Fotoğraf Çekmeyi Tutku Derecesinde Seviyorum

Fotoğraf Çekmeyi Tutku Derecesinde Seviyorum

Söyleşi: Ercan Arslan, Foto Muhabiri

Ercan Bey sizi kısaca tanıyabilir miyiz?

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi GSF Fotoğraf Bölümü mezunuyum. 1995 yılından bu yana Milliyet gazetesinde foto muhabiri olarak görev yapıyorum. MSGSÜ Fotoğraf Bölümü, Yıldız Teknik Üniversitesi Fotoğraf- Video Bölümünde Öğretim Görevlisi olarak “Basın Fotoğrafı” dersi veriyorum. 2012 yılında World Travel Channel de “Şimdi Fotoğraf Zamanı” adlı 21 bölümlük bir Televizyon programı hazırlayıp sundum. Fotoğrafla ilgili eğitimler, seminerler ve sosyal sorumluluk çerçevesinde çocuklara özel fotoğraf turları yapıyorum. Kısacası fotoğrafın sınırlarını zorlamaya çalışan bir foto muhabiriyim.

Fotoğraf çekme istediğinizi nasıl fark ettiniz ve bu isteği mesleğiniz olarak seçmeye ne zaman ve nasıl karar verdiniz?

1990 yılında kısa bir süre Milliyet Gazetesinin fotoğraf servisinde çalışmıştım. O sırada gazetecilerin hayatın her alanına girebilme ayrıcalıkları, özellikle de haberin en heyecanlı yerinde görev yapan, fotoğrafları ile o ana tanıklık eden foto muhbirlerinin yaptıkları beni çok etkilemişti. Ben de foto muhabiri olmaya karar verdim.

Fotoğrafın büyük ustası Ara Güler ile yolunuzun kesiştiğini ve bir dönem birlikte çalıştığınızı biliyoruz. Ara Güler’i kısaca bir de sizden dinlemek isteriz.

Ara Güler ile tanışıklığımız 1996 yılında başladı. Ölümüne kadar da devam etti. Foto muhabiri olarak yurt içinde ve yurt dışında birlikte dört sergi açtık, röportajlar verdik, yol arkadaşlığı yaptık. Ara Güler’i, satırlara sığdırmak, anlatmak oldukça zor, üstelikte ona haksızlık olur. Bana göre Ara Güler, fotoğraf tarihinde klasik fotoğraf anlayışında kendi tarzını oluşturmuş ender fotoğrafçılardan birisidir. Onun fotoğraflarına baktığınızda, insan çok önemlidir, insan kadar ışık, ışık kadar içerik, içerik kadar kompozisyon kuralları önemli yer tutar. Ara Güler, portresini çektiği insanların dünyasına girebilmek ya da yaşadığı şehrin ruhunu yakalayan fotoğraflar çekebilmek için sınırları zorlayan kendi tabiriyle “doyumsuz” bir fotoğrafçıydı. Özelikle 1950 ile 1960’lı yıllarda çektiği siyah-beyaz İstanbul fotoğrafları ona “İstanbul’un gözü” unvanını kazandırmıştı. Ara Güler, tarihi fotoğraf makinasıyla yazan, çektiği fotoğraflarla bu ülkenin görsel belleğine önemli katkılar sunan bir görsel hikâye anlatıcısı ve bu ülkenin milli bir değeridir.

Foto Muhabirliği mesleğini bizim için biraz açabilir misiniz?

İnsanlar dünyada olup biteni, yaşanan olayları foto muhabirlerinin gözünden gazete, dergi sayfalarında ve sosyal medyadan takip eder. Foto muhabirleri herkesin gitmediği, gidemediği bölgelere gider ve orada olmayan insanlar için fotoğraf çeker. Foto muhabirinin bu ayrıcalığı onların tarafsız, güvenilir ve sorumluluk sahibi olması gerektiğini de gösterir. Foto muhabirleri ve fotoğrafçılar tarihe fotoğraf makinası ile görsel notlar düşer. Bu notlar bir kişinin bir kurumun bir şehrin bir ülkenin ve Dünya’nın görsel hafızasını oluşturur.
Ara Güler, Foto muhabiri ile fotoğrafçı arasında fark için şöyle derdi;” Bir olay olduğunda fotoğrafçı oradan uzaklaşır, foto muhabiri olay yerine koşar.

Foto Muhabirliği mesleğini bizim için biraz açabilir misiniz?

Hızla gelişen teknolojiden fotoğrafçılık da nasibini aldı. Manuel makinalar yerini dijital olanlara hatta cep telefonlarına bıraktı. Siz bu süreci nasıl değerlendiriyorsunuz, mesleğinizi yapış şekliniz ne yönde değişti?

Günümüzde, dijital teknoloji fotoğraf dünyasında, devrim etkisi yarmıştır. Sosyal medya ve insanların düşünce yapasındaki değişiklikler nedeniyle, fotoğraf günümüzde yükselen değer ve popüler bir uğraş haline geldi. Fotoğraftaki bu popülarite cep telefonları sayesinde kalitesiz ve sıradan fotoğrafların sayıca artması neden oldu. Maalesef bu artış görüntü kirliliği ve etik sorunları da beraberinde getirmiş durumda.

Foto muhabirleri zamanla yarışırlar, dolayısıyla kullandıkları ekipmanın performansı onlar için hayati derecede önemlidir. Sektörde yaşanan her yeniliğin ilk kullanıcısı ve takipçisi kuşkusuz foto muhabirleridir. Dijitalle birlikte son kuşak fotoğraf makinelerine video kayıt etme özelliğinin eklenmesi, ayrıca Wi-Fi ve GPRS özelliğine sahip olması foto muhabirlerine önemli avantajlar sağlıyor. Ben, dijital teknoloji ile birlikte foto muhabirlerinin özgürleştiklerini düşünüyorum. Bu sayede foto muhabirleri ulaşılabilir ve görünebilir olmuşlardır.

Sizi en çok heyecanlandıran ve motive eden çekim konuları hangileri?

Ben fotoğraf çekmeyi tutku derecesinde seviyorum. Benim için fotoğrafın ana malzemesi; yaşadığım dönemin sosyal ve toplumsal olayları, ünlü kişileri, yaşadığım şehir ve ülkedir. Açıkçası bunları fotoğraflamakla kendimi sorumlu hissediyorum. Sadece şu konunun fotoğrafını çekerim, uzmanlığım şudur demek istemem. Ben meslek hayatım boyunca ülkemizde yaşanan tüm toplumsal olayları fotoğraflarken bir yandan sokak fotoğrafı, konser, spor, defile gibi konuları da fotoğrafladım. Farklı alanlarda fotoğraf çekmenin beni zenginleştirildiğini düşünüyorum. Benim motivasyonum fotoğraflarla değişime tanıklık edecek hikayeler.

Son aylarda dünyayı etkisi altına alan Covid – 19 pandemi sürecini nasıl geçirdiniz? İstanbul’un büründüğü yeni hali, boş sokakları, yaşamının güncel ritmini bir fotoğrafçı ve haberci gözüyle nasıl değerlendiriyorsunuz?

Foto Muhabirliği mesleğini bizim için biraz açabilir misiniz?

Korona günlerinde evde hamur tutmadığımı, ekmek pişirmediğimi söylemem lazım. Korona günlerinde gazete için zaman zaman sokakta, diğer zamanlarda da evde fotoğraf arşivi düzenlemekle geçiyor. Korona günlerinde İstanbul sokaklarında fotoğraf çekerken farklı duygular yaşadığımı söylemem lazım. Korona öncesi milyonlarca insanın aktığı cıvıl cıvıl İstanbul sokaklarının sessizliğe bürünmesi, terk edilmiş görüntüsü açıkçası beni duygulandırıyor. Zaman zaman hayal gücümü zorlayan sahneler görüyorum. Böyle bir zamanda sokağa çıkma ayrıcalığım olmasına önemsiyorum mümkün olduğunca fotoğraf çekmeye gayret ediyorum. Böyle bir ana foto muhabiri olarak tekrar tanıklık edebilir miyim bilemiyorum. (Umarım etmem) Dolayısıyla İstanbul’un her anını fotoğraflamak istiyorum. Gelecekte insanların bu fotoğraflar üzerinden hikayelerini anlatmasına yardımcı olmak istiyorum.

Yayınlanma Tarihi: 7/17/2020


Bu konu hakkında daha fazla bilgi:

#Güncel #Söyleşi #Yaşam
;