Covid 19 Günlerinde Balkon
Yakın tarihimizden günümüze cumbadan evrilen balkonlar... Evin dış uzantısı olarak tanımlayabileceğimiz; genelde ardiye, çamaşır kurutma alanı gibi işler için kullanılan balkonlar, 2020 yılının ilk ayında ortaya çıkan, kısa sürede tüm dünyayı etkisi altına alan Koronavirüs salgını esnasında evlerin en kıymetli alanları haline geldi. Virüsün yayılmasını engellemek amacıyla alınan önlemler kapsamında uygulanan sokağa çıkma kısıtlamaları ile dışarıya açılmanın neredeyse tek yolu olarak farklı bir anlam kazandı balkonlar...
Koronavirüs döneminde balkon sahibi olmak, endişe duymadan açık havanın tadını çıkarabilmek anlamını taşıdı. Çoğu yapıda ise kişiye özel açık alan bulunmayışı proje tasarımlarının eleştirilmesine neden oldu.
Balkonların sağladığı faydalar, haftalar boyunca evde kal çağrılarına uyan insanlar tarafından iyice anlaşıldı.
Balkonum Olmasa Ne Yapardım Bilmiyorum
Esen Evran, Gazeteci
Ben herkes balkonunu evine katmak isterken, evi nasıl balkona dahil edebilirim onu düşünüyorum hep. Bu, pandemiden önce de böyleydi. Şöyle söyleyeyim, şu anda oturduğum evi emlakçıyla gezerken, hiçbir odasına bakmadan balkonuna çıktım ve “evet tutuyorum” dedim. O zaman balkonuma 2 metre uzaklıkta olan çam ağaçlarının dalları 10 yılın sonunda daha da yaklaştı. Bir 10 yıl daha oturursam belki onlara dokunabilirim.
Son iki aydır eve kapanma meselesine gelince. Balkonum olmasa ne yapardım bilmiyorum. İlk günlerdeki soğuk havalarda montumu giyerek, sonrasında hafif bir şalla, şimdilerle tişörtlerle, sabah erken saatlerde önce çiçeklerime selam durup, sonra kahvaltı ediyorum balkonda. Evin geri kalanı umurumda değil. Bundan sonra eğer yeni bir eve taşınacaksam da, balkonu, terası, en az kapalı alanı kadar geniş olsun isterim.
Yeni yapılan binalardaki o küçük balkonlar beni hüzünlendiriyor. O kadar büyük salonlara, mutfaklara ihtiyacımız yok. Çiçeklere, yoldan geçen simitçiye seslenmeye, komşularla balkondan balkona konuşmaya ihtiyacımız var. İnsan, diğer insanlar varsa var.
Balkonun Kıymetini Bilmek
Sinan Bali, Metin Yazarı
Moda’daki evimizin balkonunda çekilmiş eski bir fotoğrafa bakıyorum. 40’lı yılların sonu olmalı. Beyler pek şık giyinmiş, sanki balkon sefasında değil, umum müdürlüğünün açılışında poz veriyorlar. Balkona ikindi güneşi düşmüş. (Bizim balkonun keyfi öğleden sonra çıkar.) Belli ki özel bir anıyı saklamak amacını taşıyan bu fotoğraf neden başka bir odada değil de balkonda çekilmiş? Çünkü balkonda hava var, ışık var. Evin yaşanılan bir parçası balkon.
Cumbalar ve balkonlar eski evlerin alâmetifarikalarıdır. Cumba, balkonun mahremiyetini koruyanıdır; sokakla ilişkisi perdenin, panjurun, kafesin ardından gerçekleşir. Balkon ise sosyal hayata daha açıktır. Balkonda komşuyla yüz yüze bakılır, laf atılıp laf dinlenir, hatta temiz çamaşırlar bile sergilenir.
Son 20 yılda kentsel ve mimari dönüşümle gelen yeni apartmanların laf olsun diye konulmuş Fransız balkonları, bitişik nizamdan sıkışık nizama geçmiş toplu konutların iç içe balkonları, balkona çıkmanın nasıl bir nimet olduğunu unutturdu. Ancak son zamanlarda hayat eve tıkılıp kalınca, hayata açılan balkonun değeri de hatırlandı. Ben eski evimde balkona çıkıp ikindi güneşinin tadını hâlâ çıkartabiliyorum. Peki, inşa edilirken balkon alanından imtina edilmiş, o çok katlı, lüks binalarda yaşayanlar ne yapsın?
Balkonumuz
İzzet Keribar, Fotoğraf Sanatçısı
Yıl 1977, Nişantaşı’nda kirada oturuyorduk, enflasyon yıllarıydı, her aldığınız şey bir yıl sonra ikiye katlanıyordu. Biz de çok geç olmadan kendimize bir ev almayı düşündük. Belki şansımız oldu, Yeniköy’ün sırtlarında inşa edilmekte olan sitede bir yer beğendik.
Alıştığımız Nişantaşı’na göre şehir merkezine biraz uzak da olsa Boğaz manzarasına ve balkonuna aşık olduk . Hem deniz hem de orman görüyordu evimiz, bir yıl sonra taşındık ve nerdeyse 42 yıldır buradayız. Yılın her mevsiminde manzaramız bir ayrı güzel... Kar yağdığında harika görüntüler oluşuyor. 40 yıl önce bahçeye diktiğimiz çamlar bugün nerdeyse 15 metreye ulaştı ve balkonu çevreledi. Biz balkonumuzu kapatmayı hiçbir zaman düşünmedik, havalar ısındığında sabah kahvaltımızı ve akşam yemeğini çok sevdiğimiz balkonumuzda yiyoruz...
Bu yıl da beklenmedik Korona günlerinde balkonumuzda hem güneşleniyor, hem de dinleniyoruz.
Balkon Sevdalısıyım
Banu Uçak Güneş, Mimar
Balkon sevdası, çocukluğumdan bana kalan eski bir hatıra. Hatırlayabildiğim en eski anılarım, Koşuyolu’nda bahçe içindeki iki katlı evimizin üst katındaki odamın balkonundan dokunabildiğim manolya ağacının çiçeklerine ilişkin. Bu küçük balkon bana yaşama sevincini, zaman kavramını, mevsimleri, hayatın değişkenliğini öğreten küçük bir geçit olmuştu.
Balkona çıkılabilen, çıkılamayan mevsimler, herkesin üzerinden etrafa bakmanın heyecanlı güvenliği, hem içinde, hem dışında, hem de üzerinde olabilmenin, yağmurda buram buran kokan manolya çiçeklerine dokunabilmenin lüksü içimde derin izler bıraktı. Bahçeli evleri severim ama keyifli, kahkahalı, hele manzaralı balkonları bir ayrıcalık olarak görürüm.
Etimolojik olarak yapı strüktürüne (kolonsuz, bir kiriş üzerinde durabildiğini ifade ettiği için olsa gerek, balkon, kütük kökenine işaret ediyor) referans verse de benim için balkon havai olmayı, özgürlüğü, seyredilmeden seyredebilmeyi çağrıştırır. Balkonları seven, kullanan, güzelleştiren insanların yaşamayı bilen, seven insanlar olduğuna inanmışımdır hep. Balkon kimi zaman akçeli, ama her zaman ruhsal varsıllığın temsilidir benim için.
Yayınlanma Tarihi: 6/1/2020