Sağlıklı ve Dengeli Oda İklimi
İnsanlar; barınma, çalışma, eğitim ve benzeri ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla günlerinin büyük bir kısmını binalar içerisinde geçirmektedirler. Bina içlerindeki havanın, insan sağlığına zarar verebilecek şekilde çeşitli gazlarla ve partikül ölçekli kirleticilerle kirlendiği birçok araştırma ile kanıtlanmış bir gerçektir.
Sağlık problemlerinin sürekli arttığı bir dünyada, tasarlanan tüm yapılarda iç mekân iklimi öncelikli konulardan biri olmalıdır. Günışığı ve doğal havalandırma, sağlıklı iç mekân iklimi yaratmak ve enerji tüketimini en aza indirebilmek için vazgeçilmez kaynaklardır. Birçok araştırma günışığının insan sağlığı, üretkenliği, ruh hali ve çocukların öğrenme yetenekleri üzerinde olumlu etkiler yarattığını göstermektedir. Aynı şekilde doğal havalandırma ile sağlanan temiz hava da elektronik aletlerden ve ev içindeki kimyasallardan salınan zehirli emisyonları azaltarak, alerji riskini büyük ölçüde önleyen etkisiyle sağlıklı iç mekân iklimi yaratan önemli bir faktördür.
Zamanımızın %90’lık bölümünü kapalı alanlarda geçirmekteyiz. Ancak binalarımızın tamamına yakını sağlıklı iç mekân iklimine sahip olmayan yapılardır. Günde 2 kg yiyecek ve 15 kg hava tükettiğimiz düşünüldüğünde, soluduğumuz hava kalitesinin ne kadar önemli olduğu açıkça ortadadır.
Oda İklimi Nedir?
Hava basıncı, sıcaklık, odanın aldığı güneş ışını ile ışın sıcaklığı oda ikliminin ölçülebilen değerlerini oluştururlar. Bu faktörlerin uygun ahengi sorunsuz bir oda iklimi sağlar ve in- san sağlığı ile verimini olumlu yönde etkiler. Termik rahatlık, bedensel olarak düzenlenmiş sıcaklık yönetimi dengede bulunduğunda devreye girer. Bu, vücudun sıcaklık ayarlı faaliyetlerle en iyi şekilde idare olunması anlamına gelmektedir.
İç Mekânlarda Isı ve Sıcaklığın Önemi?
İnsan vücudunda ısı, tuz, asit, baz, şeker vs. bazı fiziksel ve kimyasal değerlerin belli sınırlar içinde kalması gerekmektedir. Vücudumuzun yapısında, bu değerlerin belli aralıklarda kalmasını sağlayan, ayarlayan mekanizmalar mevcuttur. İnsan bu mekanizmalar ile olumsuz çevre şartlarına karşı kendini savunur ve olumsuz şartlarda dahi hayatiyetini devam ettirme imkânını sağlar.
İnsan vücudunda mevcut olan bu dengelerden biri de ısıdır. Hasta olmayan normal bir insan vücudunun sıcaklığı 36 santigrat derecedir. Hâlbuki insan çevresi ile devamlı iletişim hâlindedir. Çevresindeki şartlardan devamlı etkilenmektedir. İnsanın çevre şartlarından biri de, hava sıcaklığıdır. İç mekân hava kalitesi, sağlığından verimliliğine kadar insan doğasını etkiler. Bu nedenle kapalı mekânlarda iç hava kalitesinin de kontrol edilmesi gerekmektedir.
Fazla sıcak havanın oksijen oranı azdır ve kurudur, bünyesindeki zararlı gaz bileşimleri daha aktiftir. Bu çabuk yorulmamıza, konsantrasyon azalmasına, potansiyel düşüşüne, baş ağrısına, nabzın yükselmesine, vücutta ısı birikimine ve kendimizi rahat hissedememize yol açar. İç mekânda etkili olabilecek hava akımları yüzey ve oda sıcaklıkları arasındaki farklılıklara bağlıdır. Bu hava cereyanları romatizmal ve nevraljik rahatsızlıklara yol açmaktadır. Halk dilinde “başını serin tut, ayaklarını sıcak!” deriz. Bu tabir aynı zamanda, derin nefes alma, zindelik, soğuğa dayanıklılık, konsantrasyon kabiliyeti ve performans gücü gibi sağlıksal-bilimsel kuramları da dile getirmektedir.
Ortamdaki sıcaklık tek bir değişkenden ibaret değildir. Sıcaklığın derece olarak artması veya azalmasının yanında, nemin ve hava akım hızının durumu da sıcaklığın et- kisini arttırır veya hafifletir. Bu üç değişkenin çeşitli bileşimleri sonucu, kişi aynı sıcaklık duygusunu ve psikolojik etkiyi duyabilir.
Çalışılan yerlerde iç hava kalitesinin insan- ların sağlığı ve verimi ile doğrudan ilişkisi nedeniyle günümüzde önemi artmaktadır. Bu bakımdan çalışanların günün en az sekiz saatini geçirdiği ofislerdeki termal konforun sağlanması son derece önemlidir. İç ortam sıcaklığı, ısıl konfor şartlarından en önemli parametredir. İç ortam sıcaklığı kış ve yaz durumuna göre insanların kendilerini rahat hissedecekleri bir düzeyde olmalıdır. Sıcaklık ne çok düşük ne de çok yüksek derecelerde olmalıdır. Yaz şartlarında iç hava sıcaklığı daha çok dış sıcaklığa göre seçilmesine rağmen, kış aylarında iç ortam sıcaklığı ortamın kullanım amacı ve tipine göre belirlenmektedir. Birçok insanın rahat olarak çalıştıkları ortam sıcaklığı 20-26 C0 aralığıdır.
Ortamdaki aşırı sıcak ya da soğuk, rutubetli ya da kuru havanın ısıl stres yarattığı, çeşitli hastalıklara hatta psikolojik sıkıntılara neden olduğu bilinmektedir.
Yapılan bir araştırmaya göre,
- Sıcaklık 29 derece olursa performans %5 düşer.
- Sıcaklık 30 derece olursa performans %10 düşer.
- Sıcaklık 31 derece olursa performans %17 düşer.
- Sıcaklık 32 derece olursa performans %30 düşer.
Sağlıklı ve Dengeli Ortam Sıcaklığı için Şartlar Nasıl Olmalıdır?
İnsan ile sıcaklık arasındaki ilişkiyi en iyi anlatan kavram ısıl konfor kavramıdır. Isıl konfor; insanın, bulunduğu ortamın ısıl şartlarından hoşnut olma hâlidir. İnsan ile ortam arasındaki ısı alışverişini etkileyen büyüklükler ortamın ısıl şartlarını oluşturur. Bunlar; ortam havasının termometre sıcak- lığı, bağıl nemi ve hızı ile ortamın ısı ışınım sıcaklığıdır.
Çalışma şekli ile olması gereken ortam sıcaklığı
Çalışma şekli | Oda sıcaklıkları (°C) |
---|---|
Oturarak zihinsel | 21-23 |
Oturarak hafif | 19 |
Ayakta hafif bir iş | 18 |
Ayakta ağır bir iş | 17 |
Çok ağır iş | 15-16 |
Evlerde, iş yerlerinde ve okullardaki alışılmış çalışma ortamı sıcaklıkları genellikle yüksek tutulduğundan, sağlığımız ve refahımız bakımından hiç de uygun olmayıp, bu durum genellikle yerinde doğru olmayan ısıtma sistemlerinin, yapı malzemelerinin kullanılmasından ve alışkanlıklarımızdan kaynaklanmaktadır.
Sıcaklık: İnsandan insana sıcaklık hissinin, termal konforun değişkenlik göstermesinden dolayı kesin bir derece vermekten kaçınılır. Bunun yerine ideal sıcaklık değerinin bir aralık olarak belirtilmesi daha uygun olur. Örneğin, bina içinde yapılan aktiveye, hava durumuna, iklim koşullarına göre sıcaklık ihtiyacı değişkenlik gösterebilir. Bu nedenle, ASHRAE (American Society of Heating Refrigerating and Air Conditioning Engineers/ Amerikan Isıtma Soğutma ve İklimlendirme Mühendisleri Topluluğu) Standard 55- 2010 ISO 7730’ye göre, yazları 23-28 C0 aralığında, kışları 20 – 25,5 C0 aralığındaki sıcaklık değerlerini ayarlamanın, termal konfor için uygun olduğu belirlenmiştir. Ayrıca, bina iç cephe yüzeylerinde nem oluşmaması için iç mekân dahilinde her bölgenin (örneğin pencere kenarları, tavan köşeleri, bodrum katları gibi) sıcaklığın, minimum 13 derecenin üzerinde tutulması önerilir. İç mekânda hava kalitesini sağlayabilmek için ASHRAE 62.1-2010 Standartlarının sağlanmasıyla kaliteli bir havaya sahip olunabilmektedir.
Ortamın İklim Kalitesi ve Bina Yalıtımı Arasındaki İlişki?
Mimari tasarımda iklim unsuru, günışığı, ısı, nem ve rüzgâr etkeni gibi çok yönlü çözümleri içinde barındıran bir ana başlıktır. Güneş ışınımı, sıcaklık, nem ve rüzgâr gibi iklimsel etmenler iç ve dış mekân arasında sıcaklık farkı yaratarak, pencere, duvar ve çatı gibi yapı bileşenleri ile malzemelerde ısı geçişlerine ve birikimine neden olur. Bu durum bina yüzeylerinde ve malzemelerinde nemlenme, istenmeyen sıcaklık artışı veya ısı kaybına yol açarak iç konforu olumsuz yönde etkiler. Bu ise iç konforu sağlamak üzere dönüştürülen herhangi bir enerji kaynağının tükenmesi anlamına gelir. Yapı kabuğunun malzemesi, biçimi, yönlenme, saydam ve sağır yüzeylerin oranı doğrudan iklimsel etkenlere bağlıdır. Bu doğrultuda, binadaki konfor ortamı iklim etkileri aracılığı ile ola- bildiğince doğal yollardan sağlanmalıdır. Bu ise enerji etkin bina tasarım olarak ele alınan "edilgen sistemlerin" binaya uygulanması ile olanaklıdır. Bu açıdan tasarıma başlamadan önce yapı alanının iklim çözümlemeleri yapılmalı ve bu etkilere karşı binada biçim- sel önlemler alınmalıdır.
Makroekonomi hesaplamaları iç mekân iklimlendirmesinin toplum için yarattığı gelişmelerin yüksek derecede önemli olduğunu göstermektedir. Bazı hesaplamalar, aynı bina için yanlış iklimlendirmenin daha fazla enerji harcanmasına sebep olduğunu da göstermektedir. Az miktardaki diğer hesaplama çeşitleri de iç mekân hava durumunu geliştirmek için yapılan ölçümlerin, sağlık ve üretkenlik göz önüne alındığında daha fazla uygun maliyetli olduğunu göstermektedir.
Doğru Yalıtım ve Enerji Verimliliği
Bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de toplam enerjinin çok önemli bir oranı binalarda kullanıcı konforunu sağlamak üzere; ısıtma, soğutma, havalandırma ve aydınlatma amaçlı kullanılmaktadır.
Gelişmiş ülkelerde ısı yalıtım malzemesi kalınlıkları en katı ısı yalıtım normlarını fazlasıyla karşılayacak düzeydedir ancak zararlı emisyonları sınırlandırarak sera etkisi ve beraberinde çıkan global ısınma, çevre kirliliği gibi gelecek nesilleri etkileyecek olumsuzlukların önüne geçebilmek amacı ile maksimum enerji verimli konut ve sanayi tesisleri inşa etmekte veya bu doğrultuda eski yapı ve tesislerini yenilemektedir. Bu da ısıtma sisteminden havaya verilen karbondioksit ve kükürtdioksit miktarının azalması demektir. Ülkemiz gibi hâlâ fosil yakıtlar kullanılan bir ülkede bu husus daha da önem kazanmaktadır.
Isı yalıtımının faydalarından en önemlisi, kullanıcının sağlığına olan yararıdır. İnsanların çalışma verimini bulundukları ortamın sıcaklığı büyük oranda etkilemektedir. Çalışma ortamının ısıl şartları, insanların bedensel ve zihinsel üretim hızını etkilemektedir. Isıl konfor ve iç hava kalitesi, bireyin bir ortam için ısıl şartlarda kendini rahat hissetmesi ve bu şartlardan doğan sağlık sorunları ile karşılaşmayacağı bir ortamın özellikleridir. İnsan sağlığı, iş verimini doğrudan havanın hızı ve nem miktarı gibi faktörler direkt olarak etkilemektedir. Isı yalıtımı ayrıca yapının sağlığı açısından da oldukça önemlidir. Güneş ısısı arttığında yapıda genleşmeler başlar ve bu genleşme öyle boyutlara ulaşabilir ki, camlar kırılabilir, yapıda çatlamalar olabilir. Sadece basit çatlamalar değil, konstrüksiyonda da çatlamalar olabilir. Bu da yapıya birçok yönden zarar vereceği gibi yapıya su girmesine neden olabilir. Ortamın sıcaklığı, çalışma verimini de yakından ilgilendirmektedir. Benzer çalışmalar aktif iş, yavaş iş, kış giysisi, hafif giysi gibi faktörler göz önüne alınarak da yapılmıştır. Ortam sıcaklığı ve konforun iş yerlerindeki iş kazalarını bile etkilediği kaydedilmektedir. Yalıtım, kısa sürede yatırım maliyetini karşılar. Doğru yalıtımın gerçekleşmesi ticari, endüstriyel ve halka açık binalarda sorumlu insanların yapacağı en iyi yatırımlardan biridir. Ülkemizdeki binaların yaklaşık %90-95’ inde yalıtım bulunmamaktadır. Gelişmiş ülkelere göre, ülkemizde kişi başına tüketilen enerji miktarı 1/3 olmasına karşın, ısınma için sarf ettiğimiz enerji %100 ‘den daha fazladır.
Ülkemizde ısınma için aşırı bir yakıt tüketimi vardır. Bu aşırı yakıt tüketimi, ülkemizin coğrafi konumundan değil, ülkemizde ısı yalıtımına gereken önemin verilmeyişinden kaynaklanır. Ülkemizde enerji tüketiminin sektörlere dağılımına bakıldığında %41’lik pay ile konut ve bina ısıtması ilk sırayı alır. Bu oranı, %33 pay ile sanayi sektörü izler. Isı yalıtımının uygulandığı yerlere bağlı olarak, büyük oranda (%85 oranında) enerji tasar- rufu sağladığı tespit edilmiştir. Bina ısıtması ve sanayi sektörleri %74’lük enerji tüketimi payı ile ısı yalıtımı yoluyla enerji tasarrufu sağlanabilir. Enerji tüketiminin en fazla olduğu bu iki alandan sağlanacak tasarruf kayda değer rakamlara tekabül eder. Isı yalıtımının ortaya çıkardığı diğer bir sonuç, daha az yakıt ve daha az baca gazı nedeniyle çevre kirliliğini azaltıcı yöndeki etkisidir. Küresel çevreye en büyük etkileri olan insan etkinliklerinden biri, binaların inşaatı ve bu binalarda yaşanmasıdır. . Bazı hammaddelerin ve kimyevi maddelerin reaksiyonları bina malzemelerinin imalatları sırasında bazı önemli çevresel etkiler doğurur ve binaların ısıtılmasının maliyeti ülkenin yakıt tüketiminin yarısından fazlasına karşılık gelmektedir. Fosil yakıtların yakılması çevreye çok büyük zarar verir. Fosil yakıtların yakılması sera etkisinin atmosferde biriken gazların sıcaklığının yeryüzünden geri ışınımı engellemesiyle oluşan küresel tehdidin ana nedenidir. Sera etkisine neden olan en temel gaz karbondioksittir ve bu gaz büyük ölçüde fosil yakıtların yanmasıyla ortaya çıkar. Mevcut eğilimin devam etmesi halinde küresel sıcaklık önümüzdeki yıllarda fark edilir oranda artacaktır ve bu durum önemli ekolojik ve iklimsel sonuçlar doğuracaktır.
Isı yalıtımının ülkemiz için önemini vurgularsak: Enerji tüketiminin yaklaşık %70’lik ve en büyük kısmını konutlar ve sanayi oluştur- maktadır. Sanayide ısı yalıtımı yoluyla %30, konutlarda %90 enerji tasarrufu potansiyeli vardır. Gelişmiş ülkelere göre ülkemizde kişi başına tüketilen enerji miktarı 3 kat daha fazladır. Isınma için sarf edilen enerji %100 daha fazladır. Ülkemiz ve dünya kaynaklarını korumak, ekonomik varlığını geliştirmek için enerji tasarrufuna gereken önemi vermelidir. Genel olarak yeşil binalarda Çatı ve iç mekanlarda yalıtım üst düzeydedir ve enerji kaybı söz konusu değildir.
Kaynaklar:
- Akıllı Binalar ve Yenilenebilir Enerji, Zerrin Yılmaz, VII. Ulusal Tesisat Mühendisliği Kongresi.
- İç Mekan İklimi ve Üretkenlik, İklimlendirme Sanayi ve İhracatçıları Birliği (İSKİD).
- İç Mekanda İdeal Yüzey ve Hava Sıcaklıkları, Ekoyapı Dergisi.
- Ofislerde İş Sağlığı ve Güvenliği, Hatice Figen Ulucan, Serap Zeyrek, İş Sağlığı ve Güvenliği Enstitüsü Müdürlüğü, 2012.
- Su ve Isı Yalıtımının Yapılarda Emniyet ve Ekonomi Açısından Önemi, Mehmet Kozak, Şerife Kozak, SDÜ Teknik Bilimler Dergisi, 2015.
- Sürdürülebilir Bir Geleceğe Doğru Mimarlık ve Yüksek Performanslı Yeşil Bina Örnekleri, Gönül Utkutuğ, X.Ulusal -Tesisat Mühendisliği Kongresi, İzmir, 2011.
- http://www.mimarlikdergisi.com/index.cfm?sayfa=mimar- lik&DergiSayi=374&RecID=2861
- https://www.surdurulebilirmalzemeler.com/single-post/2017/02/17/Binalarda-%C4%B0%C3%A7-Hava-Kalite- si-IAQ--Indoor-Air-Quality-derken-neyi-anlamal%C4%B1
- https://www.tr.weber/blog/ic-mekan/ic-mekan-konforu-ne- den-onemlidir
- https://www.yedigun.com/oda-iklimi-nedir
- https://www.ytong-silka.de/waermedaemmung.php
Yayınlanma Tarihi: 2/18/2019