Proje Adı: Eti Kek Fabrikası
Yapı Tipi: Fabrika
Kullanılan Ürünler: Yatay Duvar Paneli Yatay Duvar Paneli
Proje Yeri: ESKİŞEHİR
Proje Yılı: 2011 - 2012
Yapımcı: Umut inşaat
AKYÜREK & ELMAS MİMARLIK
Can Elmas, Çağla Akyürek Elmas
Son dönemlerde deprem kadar yangın konusu da mimari projeleri çok yakından ilgilendiriyor. Malzemelerin yangın dayanımları ve farklı mekânsal fonksiyonlar için oluşturulması gereken belli yangın dayanımları Ytong malzeme ile en kolay şekilde çözümlenebiliyor.
Yangın Dayanımı Ytong İle Çözümlenebiliyor
Sizce günümüz inşaat ve yapı sektöründe mimarlık mesleği nasıl konumlandırılıyor? Yaşanabilir çevrelerin kurulmasında ve sürdürülebilmesinde mimarın rolü nedir?
Mimarlık mesleğini cok seviyorum ve buyuk bir zevkle yapıyorum. 20 yıldır Turkiye’de kendi ofisimi yurutuyorum. Bunca yıl ve proje sonrasında cok daha iyi bir noktada olup daha toplum yararına projeler yapacağımızı duşunurdum. Ancak bu tip projeler, yani ulkenin ve şehirlerin, insanların ihtiyacı olan park, kutuphane, sosyal merkez veya makul konut projeleri kotu bir ihale sistemi ile dağıtılıyor. Yarışmalara katılıp 200 mimarla yarışmaya karar verirseniz, yıllarca bircok yarışmaya katılırsınız, hayal kırıklıklarına uğrayıp bir yarışma kazansanız dahi, bu kez sozleşme yapmama veya binanın yapılmasından vazgecilmesi olasılığı daha yuksek. Ozel işverenlerle çalıştığınızda maksimum rant arzulayan, zaten cok yetersiz yazılmış imar kurallarını zorlayan projeler yapmak durumunda kalıyorsunuz. Kısacası Turkiye’de Mimarlık mesleğini şu an cok iyi bir konumda gormuyorum. Bunun yanında cok iyi binalar yapılıyor mu? Evet. Mimarlar bu şartlara rağmen cok başarılı tekil eserler uretebiliyorlar ancak yaşam cevreleri, kentsel alanlar oluşturma şansları cok fazla olamıyor.
Geleceğin kentleri sizce nasıl gözükecek? Bu senaryo Masdar gibi super teknolojik bir yeşil şehir mi olacak yoksa Sığacık gibi bir yavaş kasaba mı?
Ben ileride sakin bir yerde olmak istediğimi biliyorum ama dunya bu calış-uret-al-at dongusunde oldukca, nüfus arttıkca, şehirler buyudukce kentler cok daha zor yaşanan mekanlara dönüşecekler diye duşunuyorum. Bizim kentlerimiz İstanbul, Ankara, İzmir’in durumu ortada, yeşil alanlar azalıyor, enerji kullanımı artıyor, atık inanılmaz boyutta. Kentsel donuşum gazını alan inşaat sektoru ve politikalar ile bu gidişatı cevirmek olanaksız.
Benim idealimde, 20. Yuzyılın belli manifestolarından alıntılar yapan alcak katlı yoğun konut/ticaret/ofis yerleşimleri, dış alanlarla etkileşimde olan binalar, tabii ki az enerji harcayan, enerji ureten binalar var. İstanbul Boğazı’nın iki yakasındaki köyler gibi birbiri ile bağlı ama kendi icinde kendine yeten ufak kasaba/kentler ve bunların arasında yeşil, su, spor, sosyal alanları olan insanların sakin ve guler yuzle yaşadıkları mekanlar.
Ülkemizdeki yapı malzemesi sektörünü nasıl değerlendiriyorsunuz? Üretici firmaların AR-GE çalışmaları ve teknoloji yatırımları hakkında ne düşünüyorsunuz?
Yapı malzeme sektoru cok başarılı ve yıllar icinde kendini cok iyi geliştirdi. Fuarlar, sektorel yayınlar ve cok ceşitli aktivitelerle mimarlara da en iyi şekilde ulaşıyorlar. Tabii biz İstanbul’da tum firmalara yakın olduğumuzdan bu konuda şanslıyız. Her urunle ilgili hızlı bilgi alıp görüşme yapabiliyoruz. Cok da değerli bilgili sektör temsilcileri var. Kurumsal firmaların ARGE’ye, inovasyona ne kadar onem verdiğini goruyoruz. Yabancı firmaların da Turkiye pazarında yer alması yerli firmalara ayrı bir rekabet gucu veriyor, urunlerini sürekli geliştiriyorlar. Yazılı cizili dokumantasyonda hala cok yolumuz var. Firmaların urunleriyle ilgili detaylı teknik spesifikasyon, laboratuvar deney/test, numune, teknik cizim sağlama konusunda tam randımanlı olduklarını soylemek mumkun değil.
Mimarlığın sürdürülebilir ve ekolojik boyutu ile ilgili görüşlerinizi almak isteriz. Ülkemizde yapılan çalışmalarda bu kavramların özümsendiğini, doğru algılandığını ve uygulandığını düşünüyor musunuz?
Aslında yapılması gereken, ranttan dolayı mecburen yuksek katlı binalar inşa ediyorsak, bu binalarda neler gercekleştirebiliriz diye bakmak. Ben gercek anlamda yeşil projeler yapıldığını duşunmuyorum. Binalar arsaya gore konumlandırılıyor ve kutleler iklimden bağımsız şekilde oluşuyor. Yeşil bina sertifikaları da dahil benim tezimde değindiğim ayrıca Amerika’da birçok konferansta ve eğitimde gorduğum doğal enerji konularına değinilmiyor. Tamamen puanlama uzerinden dünyadaki pazarlama sisteminin bir parcası olduğunu duşunuyorum.
Ama bu konuların Turkiye’nin onunu actığı da bir gercek. Bir cok işveren bir sertifika alalım, alamasak da belli kriterlere uygun projeler uretelim algısına sahip oldu. İlk defa bazı projelerde belli kriterleri kabul ettirmemiz daha kolay oluyor. Orneğin, biz her zaman cephelerde golgelikler yapmayı isterdik, bunlar maliyetler dolayısıyla gundeme gelemiyordu. Artık yapmaya başladık. Bu acılardan önemli olduğunu duşuyorum.
Master tezimden sonra uluslararası bir yarışmaya katıldım. Avrupa Enerji Ajansı’nın duzenlediği fotovoltaik pillerin mimaride kullanımıyla ilgili bir yarışmaydı. Ben kafes elemanını fotovoltaikle nasıl yeniden yorumlayabiliriz diye bir calışma yapmıştım. Bir ofis binasına fotovoltaik pillerle bir takım golgelikler tasarladım. Bu proje odul aldı, uzerinden 20-25 yıl gecti ama henüz uygulanmadı. Ama yakın zamanda uygulanır diye duşunuyorum.
LEED sertifikasında karşımıza cıkan bir konu var mesela, gri suların geri kazanımı ve yağmur suyunun toplanması. Biz ne zaman bir projede bu konuyu masaya yatırsak alt yapıcı ve mekanikçilerin değerlendirmesi sonucunda Türkiye ikliminde bu sistemin işe yaramadığı ortaya çıkıyor. Birçok projede bu uygulamaların yapıldığı söyleniyor ama asla verimli bir sistem olamıyor. Çünkü su depoları yeterli büyüklükte yapılamıyor ya da o su beklemek durumunda kalıyor ve işe yaramaz hale geliyor, bir türlü efektif bir sonuç çıkmıyor. Yeşil tasarımla ilgili bir takım yanlış konuları ağzımıza çok dolamış durumdayız.
Yapılarda güvenlik önemli bir konu, özellikle deprem ve yangın dayanımlı yapılar üretilmesi konusunda nelere dikkat edilmeli? Bu konularda Ytong’un sağladığı avantajlar nelerdir?
Son dönemlerde deprem kadar yangın konusu da mimari projeleri çok yakından ilgilendiriyor. Malzemelerin yangın dayanımları ve farklı mekânsal fonksiyonlar için oluşturulması gereken belli yangın dayanımları Ytong malzeme ile en kolay şekilde çözümlenebiliyor. Güvenlik açısından da Ytong’un 20-30 cm kalınlıktaki ürünleri yapılara çok daha tok bir görüntü veriyor. Son yönetmelikle 30 cm’ye çıkan kolon ve perde kalınlıkları ile birlikte 30 cm Ytong ürün kullanarak hem duvardaki dişlerden kurtuluyoruz hem de ses, ısı, akustik ve güvenlik açısından ideal kalınlıkta bir dış cephe elde ediyoruz. Pencerelerde istediğimiz derinliği de yine bu kalın duvarlar sayesinde elde ediyoruz.
Türk Ytong firması ile ilgili izleniminiz nedir? Hem malzeme olarak hem de kurumsal faaliyetleriyle, bir mimar olarak Türk Ytong’u nasıl değerlendiriyorsunuz?
Malzeme çeşitliliği ve kalitesiyle ilgili olarak hem fiziksel olarak gördüğüm hem de ilgili dökümanlarını incelediğimde tamamen güvenebildiğim bir firma Ytong. Kurumsal faaliyetler olarak birçok aktivite, konferans, eğitim organizasyonları veya sponsorlukları ile mimari ve mimarlar ile çok iyi ilişki kuran, değer veren bir duruşu var.
Eti kek ve Bisküvi Fabrikası projenizin mimari tasarım kararlarından bahsedebilir misiniz? Projede Ytong ürünleri kullanıldı. Hangi ürünler nerelerde kullanıldı ve üretim aşamasında ne gibi avantajlar sağladı?
Eti Kek fabrikasında dış cephede donatılı Ytong paneller kullandık. Bunlar 6 m’lik boyları ile prefabrik kolonlar arası açıklıkları yatay olarak geçtiler. Hem gereken açıklıklar kolaylıkla yapıldı hem de dış koşullara karşı güvenli bir duvar oluşturuldu. İlerde yanına ek bina geldiğinde gereken yerlerden kolaylıkla geçiş açılabilecek. Yalnız kolondan kolona mesafe 670 cm olduğundan paneller ekli olarak yapıldı. Ytong’dan 600 cm’den uzun paneller de bekliyoruz. Eti Bisküvi Fabrikası’nda tüm iç bölmeler 15-20 cm’lik Ytong bloklar ile yapıldı. Hijyenik alanlar olması nedeniyle tüm bölgelerde duvarlar seramikle kaplandı. Bu kaplama direkt Ytong üzerine, kaba sıva yapılmadan uygulandı. Bu uygulama sayesinde süreden ve maliyetten tasarruf edilmiş olduk.